29.05.2018.21.00. Yaşı 50'yi geçen
Arkadaşlarım 12 Eylül 1980 İhtilali öncesini hatırlarlar. O günlerde ülkemizin
nasıl gerilimli bir dönemden geçtiğini,her gün onlarca gencimizin toprağa
düştüğünü,kutsal vatan topraklarımızın adeta kurtarılmış bölge gibi mahalle
mahalle,sokak sokak nasıl paylaşıldığını. Bir sokaktan başka bir sokağa
geçmenin ne büyük riskler taşıdığını yaşı kemale eren Arkadaşlarım hatırlarlar
diye düşünüyorum. Sağda da solda da mutlaka o günlerde kavgalara
katılmış,dövmüş,dayak yemiş,yaralanmış,kurşun yemiş,olmadı ihtilal sonrasında
sürgün yemiş,İhtilal mahkemelerinde yargılanıp idama mahkum olmuş
Arkadaşlarımız,yada tanıdıklarımız mutlaka vardır.İşte o günlerde emperyalizmin
ülkemizde oluşturduğu Gladyo yapılanması karşıt görüşlü gençlerin bir araya
gelip konuşmalarını bir şekilde engellemiş,her iki tarafın gençleri ihtilal
mahkemeleri tarafından aynı cezaevlerine hatta aynı koğuşlara atıldıklarında
ancak konuşma fırsatı bulabilmişler, ve her iki tarafta karşı tarafın ÖCÜ
olmadığını o zaman anlayabilmişlerdi.
Önümüzde yüzyılın en önemli seçimi duruyor.
24 Haziran 2018 seçimlerine giderken ortamın sürekli gerildiğini, ülkemizin
adeta 12 Eylül 1980 İhtilali öncesi günlerine geri götürülmek istendiğini
görüyorum. Taraflardan biri sürekli olarak karşı tarafı hainlikle
suçluyor,sürekli hakaret ediyor.Doğrusunu söylemek gerekirse attığı
iftiralar,yaptığı hakaretler oturduğu makama hiç yakışmıyor.
Bizim gibi yaşı kemale ermiş olan
Arkadaşlarım bu çıkışların koltuk derdinden kaynaklanan bir provokasyon
olduğunu anlıyor,ancak 12 Eylül 1980 öncesini yaşamamış gençlerimiz Allah
Korusun bu hezeyanlara kapılıp kendisini bir anda geri dönülmeyecek bir olayın
içinde bulursa bunun vebalini kim nasıl ödeyebilir?
Benim bildiğim beynin bittiği yerde kaba
kuvvet başlar. Kutsal Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin kurucusu Gazi Mustafa
Kemal Atatürk'ün Cumhuriyeti emanet etmiş olduğu Türk Gençliği inanıyorum ki bu
hezeyanlara kapılmaz. Gençlerden tek isteğim Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün
"Gençliğe Hitabesi"ni bol bol okumaları,tabii Nutuk'ta okunmalı. Bu
arada gençlerimize küçük bir önerim de önemli bir karar vermeden önce mutlaka
anne-babalarına,hülasa aile büyüklerine,bulamıyorlarsa bir büyüklerine danışmaları.
En azından 12 Eylül 1980 öncesi ülkemizde bunları okuyup öğrenmeleri gelecekle
ilgili doğru kararlar almalarında eminim kendilerine faydalı olur.
Son bir kaç aydır belki 150 yıldır mali
gücüyle dünyada söz sahibi olan İsrailoğulları'nı tanıtıcı kitaplara ulaşma ve
okuma fırsatım oldu. Ve onları tanıdıkça dünyada bu saatten sonra barış
beklemenin hayal olduğunu anladım. Türkiye'de yaşayan,Türk dostu
olan,devletimin ve milletimin birliğinden yana olan başta Yahudiler olmak üzere
tüm ecnebi vatandaşlarımızı tenzih ederim. Sözüm daha çok Yahudi siyasetçilere.
Hepinizin bildiği gibi Yüce Allah Hristiyanlık'tan önce Musevilik dinini Hz.
Musa'yla "Tevrat" kitabını göndererek Yahudilere ulaştırmıştı. M.Ö.1312
yılında indirilen Tevrat'ı İsrailoğulları kendi nefislerine göre
değiştirdikleri için takriben 1300 sene sonra doğumu milat kabul edilen Hz.İsa ile de
"İncil"i Hriistiyan olmaları için yine Yahudilere gönderdi. Ancak
Kutsal Kitabımız Kuran-ı Kerim'de Yüce Allah tarafından defalarca lanetlenen
Yahudiler sadece Tevrat'ı değiştirmekle kalmadılar,din adamları Hahamlar ve
Hahambaşılar tarafından son 1000 yılda "Talmud İnancı" adıyla yeni
bir inanç ve yeni bir kitap oluşturdular. Çoğu Yahudi bu inancı açıktan kabul
etmiyor gibi görünse de bu inanca göre Yahudiler maalesef Yahudi olmayan hiç
kimseyi İnsan olarak görmüyorlar,onlara göre bizler insan kılığında
mahluklarız.Ayrıca bizim paramız,pulumuz,malımız,mülkümüz,her şeyimiz onlara
helal, onlara ait olan hiç bir şey bize helal değil. Ayrıca içlerinde Yahudi
olmayanlara karşı sürekli bir kin ve nefret var ve kendilerini sürekli olarak
savaş halinde görüyorlar.İsrail'in Filistin'e yıllardır yapmış olduğu zulmü
incelerseniz demek istediğim daha rahat anlaşılır.Bu yazdıklarımdan şüphede
olan Arkadaşım varsa George Armstrong'un "Rothschıld Para İmparatorluğu
Derin Yahudi Devleti"
kitabını,ayrıca Prof.Dr.Cemal Anadol'un "İsrail ve siyonizm
kıskacında Türkiye" kitabını
okumalarını öneririm.Hatta her Türk vatandaşının bu kitapları okumasının hayati
önem arz ettiğini de söyleyebilirim.
İşte Bu Yahudiler önümüzdeki süreçte,süreç
derken bir kaç yıl değil bir kaç aylık süreçte İran'a bir operasyon yapmayı
planlıyorlar.Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin tapu senedi olan Lozan
Antlaşması'nı,dolayısıyla bizim Güneydoğu sınırlarımızı tanımayıp bu bölgede
başka devlet kurma peşinde olan ABD ile birlikte.Tabii dünyanın en sinsi ve en
tehlikeli devleti İngiltere'yi bu ikiliden ayrı düşünmek saflık olur.Anlaşılan
o ki ABD'de, İsrail'de İran operasyonunda ülkemizi taraf olmaya
zorluyorlar.Yani Türkiye ya İran'ın yanında yer alacak, ya da İsrail ile
ABD'nin yanında yer alıp 2003 1 Mart Tezkeresi ile dört dörtlük veremediği
desteği verecek.Tabii bu durumda asıl hedef ülke Türkiye olacak.Neden mi?
Anahtarları ABD'nin elinde bulunan 90 adet nükleer bombanın İncirlik Üssü'nde
olduğunu çoğu kişi biliyordur sanırım. Sadece bu gerçek bile bizim hedef ülke
olmamıza yeter de artar bile.
Yanlış bilmiyorsam bu gün ABD'de
"Türkiye İsrail'e saldıracak" yalanı dolaşıyor.Bu gün ABD'yi
Hristiyan Siyonist Evanjelistlerin ve yeni muhafazakar dedikleri ABD Şahini
Neoconların yönettiği düşünülürse bence Amerika'da dolaşan bu yalanın altında
evanjelistlerin inançlarında var olan ve adına "Armageddon Savaşı" ya
da "Büyük Savaş" dedikleri İsrail Türkiye Savaşını erkene alma hesabı
olabilir mi? Yahudi de oyun bitmez,eminim onlar her şeyin hesabını en küçük
ayrıntısına kadar yapmışlardır. Tek korkuları bizim için "Şehadet en büyük
makamdır". Endişem odur ki ABD ve İsrail İran deyip Türkiye'yi vurabilir mi.?.Şimdi
ABD'nin 2003 1 Mart Tezkeresi'nde Türkiye'den, Güney ve Güneydoğu
havaalanlarının yanı sıra Çorlu ve Trabzon Havaalanlarını istediği de aklıma
geliyor da,"İyi ki" diyorum,"Tezkere red olmuş mecliste",yoksa
şimdi ülkemizin her tarafında Coniler dolaşıyor olabilirdi.
Görünen o ki 24 Haziran 2018 seçimlerinde
her santimi şehit kanlarıyla sulanmış kutsal vatan topraklarında yaşayan seçmenimiz
yapacağı tercih ile ya Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ün kurmuş olduğu Türkiye
Cumhuriyeti Devleti'nin tabutuna son çiviyi çakacak, ya da tabutu parçalayarak
özgürlüğüne kavuşacak.Şimdi düşünüyorum da nerdeyse sıfırdan bir devlet kurmuş
Koca Atatürk geri zekalımıydı. İstese Padişahlığı devam ettiremezmiydi,istese
başkanlık sistemi getiremezmiy di.? Ama ne demiş Türk Milleti için en uygun
idare şekli "Cumhuriyettir."
Ben Aziz Milletimizin ferasetinin oldukça
açık olduğuna ve sandıkta en doğru kararı vereceğine yürekten inanıyorum.En
azından öyle olmasını umuyorum.Selam ve Saygılarımla.Halit Tükenmez
0 yorum:
Yorum Gönder