Yol Hikayeleri (46) Elimizde On Pul Var

                     
   Şair Eşref’in dediği gibi “Elimizde On Pul Var,Bir Pul Dokuz Kulun, Dokuz Pul Bir Kulun”
   Günümüzün adaletini ve zenginlerin paylaşım sistemini bu sözden daha güzel anlatabilecek bir söz var mıdır bilemiyorum.?  
     “İsveç Neden Refah Seviyesi En Yüksek Ülkelerden Biri?
Neredeyse "refah" kelimesi duyulduğu anda akıllara gelen ilk imgelerden biri İsveç. Peki neden?
         İsveç vatandaşı bir Ekşi Sözlük yazarı anlatıyor.
İsveç Neden Refah Seviyesi En Yüksek Ülkelerden Biri?
İsveç, vatandaşı olduğum ülke. İsveç'te refah seviyesi yüksektir ama bu sandığınız sebepten dolayı değil. İsveç'teki refah seviyesinin sebebi İsveçlilerin çok para kazanmasından çok İsveçlilerin aşırı derecede tutumlu olması ve hesaplarını bilmeleri.
Türkiye'den bir örnek vereyim. ülkemizde son yıllarda "dışarıda serpme kahvaltı yeme" modası başladı ve bir çok beyaz yakalı hafta sonları boğaz manzaralı kahvaltıcılara gidip 2-3 günlük maaşını tek öğünlük yemeğe veriyor. bunu bir İsveçliye söyleseniz kalpten gider. Volvo'da yöneticilik yapan müdürlerin bile evden tost yapıp getirdiği İsveç'te insanların dışarıda yemek yemesi için özel bir durum olması gerekiyor. birinin doğum günü, evlilik yıldönümü, mezuniyet gibi özel günler dışında neredeyse dışarıda hiç yemek yemiyorlar. İşe bisikletle veya toplu taşımayla gidip geliyorlar. Ailenin bir tane ufak bir arabası oluyor ve bunu mutfak alışverişi yapılacağında filan kullanıyorlar. Bir evde sadece oturulan odada ışıklar açık oluyor. Bizdeki gibi evde yalnız otururken "ses gelsin de yalnızlık hissetmeyeyim" diye tv'yi açık bırakmıyorlar mesela.
Aldıkları bir paltoyu 10-12 sene boyunca giyiyorlar. Ortalama bir isveçlinin kıyafet dolabı içerik olarak ortalama bir Türk'ün dolabının 5'te biri kadardır. Biz bir giydiğimizi 1 ay giymeyiz ama İsveçliler bu konuda gocunmaz. Gerekirse 3 günde bir aynı gömleği giyerler. Bizdeki gibi her sene cep telefonlarını yenilemiyorlar ve yenilediklerinde de ucuz bir model alıyorlar. Bizdeki gibi her 2-3 senede bir araba yenilemiyorlar. Oturdukları evlerin çoğu tarihi yapılardan oluşuyor ve kimse 150-200 senelik bir binada oturmaktan gocunmuyor. Bizde 15-20 senelik binalara bile eski denip burun kıvrılıyor. Adamlar çöplerini bile geri dönüşümden geçirip elektrik üretiyorlar. Evlerine temizlikçi tutmuyorlar. Bulaşıklarını elde yıkıyorlar. Evde bir şey bozulursa kendileri tamir ediyorlar. Volvo ve İkea gibi kendi ülkelerinin ürünlerini saymazsak marka takıntıları yok. Karı koca demeden çalışıyorlar. Çocuklar bile genç yaşta iş bulup harçlığını çıkartmaya başlıyor.
Evlerdeki mobilyalarda minimalizm on plandadır ve ihtiyaç olunmayan mobilya asla alınmaz. Evlerde tam olarak yeterli miktarda mobilya bulunur ama fazlası bulunmaz. Ayrıca mobilyalar 20-25 yılda bir yenilenir. Bir İsveçli 20 yaşında ailesinden ayrı eve çıkıp kendi evine taşındığında aldığı mobilyalarla 40-45 yaşına kadar idare edebilir.
Bizde inanılmaz bir savurganlık var. Kimse üretim yapmıyor ama herkes tüketim yapıyor. Herkes gösteriş peşinde. Herkes rahatına ve konforuna düşkün. Herkes en yeni evlerde yaşayıp en iyi arabalara binip çeşit çeşit kıyafet alıp sürekli dışarıda yemek yiyip en yeni telefon modellerini kullanıp en lüks şekilde yaşamak istiyor. Kimse hayattaki hiçbir rahatından taviz vermek istemiyor. İsveç ve Kuzey Avrupa'daki diğer ülkelerde refah kültürü var ama bunun sebebi sandığınız şeyler değil. Onlar para içinde yüzdükleri için değil tutumlu oldukları için refaha ulaşabildiler.”
    Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı bir hanımefendi paylaşmıştı İsveçlilerle ilgili yukarıdaki satırları. İsmini kayıt etmeyi unutmuşum.Umarım hakkını helal eder.Bence bu İsveçlilerle ilgili yazıyı herkes kopyalayıp hem bilgisayarına kaydetmeli,hem de herkesin ders alması için paylaşmalı.
    Nedenini sorarsanız Allah korusun önümüzdeki dönemde güvendiğimiz dağlara karlar yağabilir. Bu güne kadar defalarca aldatılan sevgili yöneticilerimiz işin içinden çıkamayabilirler. Zira henüz 1980 yılına kadar Dünyada kendi kendine yeten 7 ülkeden biri iken şimdi artık 133 ülkeden 125 çeşit meyve sebze ithal eden bir ülke haline geldik. Sağ olsun sevgili yöneticilerimiz. Allah korusun yarın bir savaşa girsek düşmanlarımızın bizim için silah kullanmasına ya da bize kurşun atmasına gerek kalmayacak. Bu durumda nüfusun yarısı açlıktan ölür zaten.
    Kayanın kovuğundaki solucanın nasibini veren Yüce Yaradan’ın yarattığı kullarının da nasibini vereceğini, ama bu nasibe kulların sebep olması gerektiğini bilmeyen, anlamayan, egosunun esiri olmuş,adeta hevesini kendisine tanrı edinmiş bazı kendini beğenmişler özellikle bu satırları kopyalayıp bir yerlerde saklamalı diye düşünüyorum.Zira Atalarımız “Ne oldum deme,ne olacağım de?”demişler.
      Bu gün güç sahibi olan ve bu gücün Allah’tan geldiğini unutup kendi marifeti zanneden, bu yüzden gücünü Allah’ın rızası dışında kullanarak zulüm yapan bazı aklı evveller,bu gün yedikleri kul hakkının hesabını 3 gün sonra toprağın altına girdiklerinde nasıl verecekler? Bi düşünsünler bence.
    Ayeti Kerimede Yüce Yaradan “Zenginin parasında,pulunda,malında mülkünde fakirin hakkı vardır,şayet bu hakkı zengin kendi gönlü ile vermezse…..” diyor.Benim anladığım,kendi gönlü ile vermezse ben alır veririm demek istiyor Yüce Yaradan. Yani bu gün kendisini her yönden güçlü gören ve bu gücü Allah’ın rızası dışında kullanan , israf ve haram içinde yüzen bazı kendini beğenmişler yarın istemeseler de şartlar zorlayınca İsveçliler gibi yaşamak zorunda kalabilirler. Yani o zaman ihtiyaç duyulduğunda kopya çekmek için yukarıdaki satırlar faydalı olur diye düşünüyorum.
   2018-2019 Eğitim ve Öğretim Sezonu’nda bu gün yarı yıl tatiline giren 18 milyon öğrencimizle,1 milyon öğretmenimize hayırlı tatiller diliyorum. Umarım tüm öğrencilerimiz istedikleri notlara kavuşurlar.

   Selam ve Saygılarımla.Halit Tükenmez





Share on Google Plus

About HALİTT TÜKENMEZ

0 yorum:

Yorum Gönder