20.06.2018.21.21. 2007 Seçimleri idi. Seçimlerden 2 ay önce Yeniçağ
Televizyonuna İstanbul'dan "Yurttaşlık Hareketi" isimli bir derneğin
genel başkanı bir bayan katıldı canlı yayında. İsmini hatırlamam mümkün
değil,ancak hanımefendinin canlı yayında söylediklerini unutmak mümkün değil.
Sanırım eğitim konusu tartışılıyordu o sıralar.Hanımefendi dedi ki; "1946
yılında Türkiye'de Milli Eğitimi yönlendiren 8 kişilik bir kurul oluşturuldu.Kurulun
4 kişisi bizim Milli Eğitim Bakanlığı bürokratlarından,4 kişisi ise Amerikan
Büyükelçiliği memurlarından.Siz zannediyormusunuz bu kurulun başında bizim
Milli Eğitim Bakanımız var.?Maalesef ülkemizde Milli Eğitimi yönlendiren 8
kişilik kurulun başında Amerikan Büyükelçisi var." Tüylerim diken diken
olmuştu.Bekledim bir kaç hafta acaba bu haberi tekzip eden yalanlayan olur mu
diye.Maalesef Yurttaşlık Hareketi Derneği Genel Başkanı'nın 2007 Seçimlerine 2
ay kala Yeniçağ televizyonu canlı yayınında Milli Eğitimimizle ilgili söylemiş
olduğu cümleleri yalanlayan çıkmadı.
Aradan yıllar
geçti Eğitim sistemimiz 8 yıllık ilköğretimden 4+4+4 sistemine geçtiğinde
basında yazılıp çizildi ABD Ankara Büyükelçisi Ricciardone istedi öyle geçtik
4+4+4'e diye.
19 Haziran 2018
tarihinde Üstad Yılmaz Dikbaş'ın sayfasında yayınlamış olduğu yazıdan anlıyoruz
ki söz konusu kurulun ismi Fullbrıght Komisyonu ve Dikbaş'ın yazdıklarından söz
konusu komisyonun 1949 yılında kurulduğunu öğreniyoruz.Dikbaş,ilkokul birinci
sınıftan lise son sınıfa kadar ders müfredatımızı ABD belirliyormuş.Ayrıca
okullarımızda Sokrates Programı uygulanıyormuş ne demekse.
Neticede aziz
dostlar bir ülkede kalkınmanın temeli olan eğitim programlarımız bir yabancı
ülke tarafından belirleniyor.Müslüman Türkler bir an önce bu iç karartıcı
durumdan kurtulmak zorundadır.Ne pahasına olursa olsun.
Geçtik maalesef
Türk Çiftçisi olarak istediğimiz ürünü istediğimiz kadar üretemiyoruz.Zira
Avrupa Birliğine gireceğiz hayalleri uğruna Avrupa Birliği tüm tarım ürünlerimize
kota getirmiş ve bizimkilerde kotaları uygulayacaklarına söz vermişler.Sözden
ziyade konu yazılı anlaşmalara bağlanmış.Sizlerinde bildiği gibi arkadaşlar biz
bağımsızlığımızı Brüksel'e teslim etmeden,ayrıca İslam dininden vazgeçip
Hristiyanlığı kabul etmeden Avrupa Birliğine girmemiz mümkün değil.Adamlar kaç
sefer söylediler "Avrupa Birliği,Hristiyan Kulübüdür" diye.Bence
Avrupa Birliği'nin insanları için uyguladığı sosyal sorumluluk projelerini biz
burada kendi insanımız için uygulamalıyız.Avrupa Birliği kapansın,biz
komşularımızla yeni bir birlik oluşturalım bence.
13 Aralık 1983
yılında hükümet olan Merhum Turgut Özal'a Amerika çok kesin bir emir
vermiş.;"Sanayi yatırımı yapmayacaksın,fabrika kurmayacaksın,devlet elini
üretimden çekecek."19 Haziran tarihli Üstad Yılmaz Dikbaş'ın
yazdıklarından anladığımız bu.O tarihten sonra gelen tüm hükümetler bu yasağa
uydu.
Neticede arkadaşlar
bizim önce tam bağımsız bir politika
uygulamamız gerekiyor.
Rahmetli Mehmet
Akif Ersoy "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın."
demiş ama korkarım biz yeni bir İstiklal Marşı yazdırmasak ta yeni bir kurtuluş
savaşı vermek zorunda kalabiliriz.Bu işin sağı solu yok arkadaşlar,burada
maalesef "Vatan" söz konusu.Bağımsızlığımız söz konusu.Ülkemize
Kuvayı Milliye hükümeti lazım. Yeni bir hükümet,ayrıca halka karşı samimi ve
şeffaf bir hükümet lazım bize.Bence Türk Halkı seçimlerden sonra verilecek
ekonomik mücadelede gerçekten şeffaf devletin kaynaklarının nerede
harcandığının şeffaf bir şekilde takip
edilebildiği bir hükümet sistemi oluştuğunda her türlü fedakarlığı yapmaya
hazırdır.Kurtuluş savaşının başında Ulu Önder Atatürk'ün söylediği gibi
"Milletin istiklalini,yine milletin azim ve kararlılığı
kurtaracaktır."
Tabii bu arada
asıl sorun 24 Haziran 2018 Seçimlerinden sonra ABD ve İsrail'in İran için
tasarlamış olduğu İran Operasyonunda Mehmetçiği kullanmak istemesi.Zira Soros diyorki;"Türkiye'nin
tek ihraç malı Türk Askeridir." Aziz dostlar belki afaki gelebilir bu
tespitler ancak İsrail'in güvenliği için ABD ve İsrail'in hedefinde iki ülke
kaldı BOP'un tamamlanabilmesi için,biri İran biri Türkiye. Şimdi İran'a
saldıracakmış gibi duruyorlar.Ve bizi de ABD,İsrail/İran savaşında taraf olmaya
zorluyorlar.Ekonomik sorunlardan ziyade seçimlerden sonra kapımızı çalacak en
önemli problem bu bence.Tabii İran'a saldırması için 50-60 bin ABD ve İsrail
Askeri'nin vatan topraklarında konuşlanmasına izin verirsek BOP yada BİP yada
Arz-ı Mev-ud tamamlanmış demektir.Biliyorsunuz Arz-ı Mev-ud Yahudilerin büyük
rüyası Nil ile Fırat arası kurmayı istedikleri Büyük İsrail İmparatorluğu.Biz
bölgemizde komşularımızla dostluk içinde yaşamak zorundayız.Şayet emperyalist
ülkelerin isteğiyle komşularımızla kötü olursak sonuçlarına da katlanmak
zorundayız.Suriyelilerin,Iraklıların kaçabilecekleri bir Türkiye var ancak
içten pazarlıklı Yahudilerin ve onların Emir Eri Amerika'nın olmaz isteklerine
para için onay verirsek,her santimi şehit kanlarıyla sulanmış kutsal vatan
topraklarının işgaline zemin hazırlamış oluruz.İşin kötüsü biz esir
yaşayamayız,ya savaşırız ya ölürüz.
Yukarıdaki
bilgiler ışığında her kes tedbirini almalı diye düşünüyorum.Selam ve Saygılarımla.Halit
Tükenmez
Not.Seçimlerden önce yazmıştım,yayınlamayı
unutmuşum.Umarım faydalı olur.
0 yorum:
Yorum Gönder