14.02.2018
20.14 Aslına bakarsanız Dünyada bizim ülkemizden daha stratejik belki daha
zengin bir başka ülke yok. Neden derseniz, Dünyada üç kıtayı birbirine bağlayan
bir başka ülke yok.
Bir zamanlar bir
yerlerde okumuştum,belki 20 yıl önceydi. Uzaydan bakmışlar,uydudan Türkiye'nin
hangi dağında,hangi taşında,hangi ovasında,hangi vadisinde ,hangi maden
var,rezervi ne kadar, günün şartlarına göre ederi ne kadar. Ekranda
sıralamışlar alt alta,3 katrilyon dolar olarak okumuştum. Belki her kes
inanmakta zorlanabilir, deposu bor ile doldurulmuş bir otomobilin 200 liralık
yakıtla 19.000 km yol gidebileceği bir dönemde Dünyanın en önemli yakıtı olacak
Bor madenlerinin neredeyse %70'i bizim ülkemizde. Toryum'da Dünya üçüncüsüyüz.
Hani böyle bakınca gerçekmiş gibi duruyor.
2003 yılında
şüpheli bir trafik kazasıyla hayattan alınan Efsane Vali Recep Yazıcıoğlu'nun
da son dönem vatan topraklarının madenlerini korumaya çalıştığını düşününce bu
maden işi bayağı sardı beni. Bu arada her şeyi bilen Google Hazretlerinde "Roccofellerin
Türkiye İtirafları" başlıklı sadece Roccofeller'in değil Rothschild'in
itiraflarının da yer aldığı bir yazıyı da okuyunca. Nedense kafamda bir sürü
soru işareti oluştu.
Gerçi onlarda
söylüyor Türkiye'nin Dünyanın en önemli ülkesi olduğunu. 100 kusur yıldır
adamların ülkemiz üzerinde oynamadıkları oyun kalmamış, ama yine kendileri
itiraf ediyorlar "Atatürk Türkiye üzerindeki planlarımızı 50 yıl
geciktirdi." diyorlar.
2013 yılında Üstad
Naci Kaptan'ın gerçekleştirdiği röportajda, Rothschild'den bir paragraf sadece; OSMANLI’YI YIKMAK ZOR OLMADI
“Dünya ülkelerini nasıl ele geçirmeyi düşünüyorsunuz?” diye sordum.
Rothschild kendimden emin bir tavırla konuşmayı sürdürdü.
Rothschild: Sana tarihten örnekler vererek gücümüzü
göstermek istiyorum; Birinci Dünya Savaşı, Avrupa’da bize karşı olan
imparatorlukları dağıtmak ve en önemlisi Osmanlı İmparatorluğu’nu parçalayarak
Ortadoğu’daki petrol yataklarını ele geçirmek ve İsrail devletinin yolunu açmak
için çıkarılmıştı. İsrail devletinin kurucusu sayılan Theodor Herlz, o zamanki
Osmanlı Padişahı II. Abdülhamit’e giderek, bizim ailemizin desteğiyle Filistin
topraklarını satın almak istedi. Fakat padişah bize karşı çıktı. Bizim için Osmanlı
İmparatorluğu’nu yıkmak çok zor olmadı. Çünkü padişahlar genellikle Türk
kadınları yerine, fethettikleri ülkelerden köle olarak getirdikleri başka din
ve ırklara mensup kadınlarla evleniyorlardı. Tabii Hürrem Sultan gibi bu
kadınlar zamanla ülke yönetiminde söz sahibi oldular ve kendileri gibi yabancı
kökenli adamlarıyla bizim istediğimiz gibi, ülkeyi yıkıma götüren bir şekilde
yönetmeye başladılar.
Padişahlar ise devlet yönetiminin emin ellerde olduğu düşüncesiyle zevk
ve sefaya dalmışlardı. Bu da Osmanlı’nın çöküş devrini başlattı. Mason
örgütleri tarafından kışkırtılan insanların çıkardıkları isyanlarla topraklar
kaybedilmeye başlandı. Hazine plansız harcamalarla tüketildi. Savaş sonunda
hedefimize ulaşmamıza az kalmıştı; ama Atatürk adında bir lider ortaya çıkarak
planlarımızı bir süreliğine ertelememize neden oldu. Tabii ki sonuçta bizim
finans ve silah sanayi şirketlerimiz servetlerini onlarca kez katladılar. I.
Dünya Savaşı sonunda Monarşizm tez olarak, Demokrasi antitez olarak, Komünizm’i
yani sentezi oluşturdu."
Gerisini merak eden Google Hazretlerinden
takip edebilir.Şimdilerde bakıyorsunuz komşumuz Suriye'de bir üçüncü dünya
savaşı başlamış gibi sanki. Aslında 27 yıl önce 1991 yılında stratejik ortak
dediğimiz ABD Devlet Başkanı George W.Bush'un Körfez Savaşını başlatırken ilan
etmiş olduğu "Haçlı Savaşları" devam ediyor. Düşünün Suriye'de rejim
güçleri PKK/PYD'yi vuruyor,40 yıldır PKK'nın hamiliğini yapan ABD güçleri de
rejim güçlerini vuruyor. Öte yandan İran ile İsrail'de Suriye'de bilek güreşi
yapıyorlar.Kimin eli kimin cebinde belli değil. Amerika Beşir Esad'ı devirmek
için çalışıyor,Suriye'yi bunun için karıştırdı.Büyük Ortadoğu Projesi
kapsamında Suriye'nin bölünmesi lazım.Oysa Suriye'nin bölünmesi demek BOP
kapsamında bölünme sırasının Türkiye'ye gelmesi demek.Bu arada bizde bir
taraftan Suriye'nin toprak bütünlüğünü savunuyoruz, bir taraftan Esad'in
gitmesini istiyoruz. Esad sayesinde yüz yıllar sonra Akdeniz'e inme fırsatı
bulan Rusya ise Beşir Esad'ın iktidarının devamını istiyor sanki.Bir taraftan
ABD 913 km.lik Suriye sınırımıza 90.000 kişilik bir terör devleti kurmaya
çalışıyor ve bu terörist devlet için bütçesinde toplamda 550 milyon dolar pay
ayırıyor.
İşin ilginç tarafı Suriye'deki
teröristlere giden silahlar ve korunak yapmak için kullandıkları
çimento,demirin de Türkiye'den gittiği söyleniyor. Benim kafam çok karıştı
valla. Bizim Mehmetçiklerimizi öldüren bu silahlar ve malzemeler buradan
gidiyorsa sınır kapılarımız ne işe yarıyor? İnsan sormadan edemiyor.
Ama bildiğim bir şey var
Arkadaşlar.Dünya'nın en önemli ülkesinde,daha doğrusu Dünyanın merkezinde
oturmak öyle kolay değil. Bu coğrafyada dikenli otlar çok. Ve bu otlar her
zaman ayağımıza batacak. Ya ayağımıza sağlam birer ayakkabı giyeceğiz,yalın
ayak sokağa çıkmayacağız, yada ayağımıza batan dikenleri çıkarıp yolumuza devam
edeceğiz.
İstiklal Marşımızın Yazarı
Rahmetli Mehmet Akif Ersoy "Allah bu millete bir daha İstiklal Marşı
yazdırmasın" diye dua etmiş ama. Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ten sonra
ülkenin başına geçen yöneticilerin ne kadar gaflet içinde olabileceklerinin
hesabını yapamamış Rahmetli. Düşünün biz uçak fabrikası yapmışız, araba
fabrikası yapmışız,seri üretime geçmişiz ama sonra gelen aklı evvel
yöneticilerimiz yüzünden bu fabrikaları kapatmışız. Dünyada medeniyet Türklerle
başlar ama, biz batılıların bizden daha medeni olduklarına inandırılmışız.
Şimdilerde Araştırmacı Yazar Oktan Keleş ile Tarihçi Kazım Mirşan'ın
araştırmalarından Türkçe'nin 27.000 yıllık tarihi olduğunu, Latince dahil bir
çok dilin Türkçe'den türediğini Türklerin aslında öyle tarih kitaplarında
yazıldığı gibi 10 bin yıllık değil, bilinen 35 bin,35 bin yılda bilinmeyen
olmak üzere aslında 70 bin yıllık tarihi olduğunu öğreniyoruz. Yanlış
hatırlamıyorsam Kuyucak Anadolu Lisesi Tarih Öğretmeni Yalçın Keser
öğretmenimizde 35 bin yıllık tarihimizi bir kitap haline getirmişti.
Aziz Dostlar bu güne kadar
genelde hep ABD ile ilişkilere ve ABD'nin üstümüze oynadığı emperyal oyunlardan
söz etmiştik. Bu konuda malzeme çok fazla olduğu ve yöneticilerimiz de ABD ile
daha çok haşır neşir olduklarından böyle yazdık ancak bu Rusya'nın ,
İngiltere'nin, Fransa'nın,Yunanistan'ın,Ermenistan'ın,Güney
Kıbrıs'ın,Mısır'ın,Suriye'nin,İran'ın
v.s. ülkelerin bizim dostumuz oldukları anlamına gelmiyor. İlk fırsatta
Rusya'nın baskıları sonucu nasıl Nato'nun kucağına itildiğimizi de
yazacağım.Ama bu günlük bu kadar yeter diye düşünüyorum.
Esen kalın.Halit Tükenmez
0 yorum:
Yorum Gönder