Kuyucak Avcılık Atıcılık İhtisas Kulübü
Derneği, son dönemde gündemi meşgul eden domuz sorununa bir nebze çözüm olmak
için kolları sıvadı. Kış mahsullerinin hasadının bitmesiyle birlikte sürek
avını başlattıklarını kaydeden Dernek Başkan Yardımcısı Ali Demir, “Zararı
önlemenin tek yolu, çok hızlı üreyen domuzların sayısını azaltmak. 2 ay sonra
yeni mahsuller olmaya başladığında Kuyucak halkı ağlamasın diye çiftçilerin
yanındayız” dedi.
Domuzların
tarla ve bahçelere girerek ürünleri tahrip etmesi, ülke genelinde olduğu gibi
Aydın ve ilçelerinde de büyük sorun teşkil ediyor. Çiftçiler sayılarının
giderek arttığını fakat azaltılması yönünde çalışmaların bulunmadığından dert
yanarak zaman zaman seslerini yükseltiyor. Kuyucak’ta da gündeme gelen bu
sorunu azaltmak için Kuyucak Avcılık Atıcılık İhtisas Kulübü Derneği üyeleri,
sürek avına girişti.
Kuyucak
Avcılık Atıcılık İhtisas Kulübü Derneği Başkan Yardımcısı Ali Demir, eskiden
dağlarda yaşayan domuzların son yıllarda iklim değişikliği ve yiyecek
yetmezliği nedenleriyle ovayı tercih ettiklerini söyledi. Ovaya inen domuz
popülasyonunun giderek arttığının altını çizen Demir, “Önceki yıllarda her sene
dernek üyeleriyle sürek avına çıkardık. Avcılıkla ilgili kısıtlamalar gündeme
gelince ekip dağıldı. Eskiden jandarmadan av tezkeresi almak avlanmaya
yetiyordu. Şimdi denetim ormana devredildi. İlk başta bir kursa katılıp
sertifika almak, ardından bir avcılık belgesi daha almak, peşinden de ülke
bazında mı şehrinde mi avlanacağını belli eden pul almak gerekiyor. Her sene
vize almak demek para demek. Bir avcıya bu prosedürler yıllık 500 liraya mal
oluyor, yol masrafları ve ekstralar hariç. Kulübümüzün 500’e yakın üyesi bir
anda dağıldı ve 80 üyeye düştük. Kaçak avlanma durumunda tazminat ödemeleri
gerekiyor. Hal böyle olunca insanlar kendi arazisinde, kendi mahsulünü korumak
için bile bir domuzun canına kıyamıyor. Durum çiftçiler için bu denli vahimken,
bazı prosedürlerde esneklik tanınması gerektiğini düşünüyorum. İnsanlar
şartların zorluğu yüzünden kötü gidişata boyun eğmek zorunda kalıyor” dedi.
Demir,
domuzların yıl geçtikçe farklı farklı ürünleri cazip bularak damak zevkini
zenginleştirdiklerinden bahsederek, “Kuyucak’ta domuzlar daha çok mısır ve
benzeri mahsulleri yiyor. Kalanını da yiyecek ararken talan ediyor. Muğla’daki
çiftçi ve avcı arkadaşlarım nar ve portakal da yediklerini söyledi. Sayı
arttıkça doyabilmek için farklı yiyeceklere yöneliyorlar. Bu da çiftçinin daha
çok zarar etmesi demek. Bu sorun bölgesel de değil. Bütün ülke bundan dert
yanıyor. Domuz yemenin uygun görülmediği bir dini benimsemiş Türkiye’de bunca
sayıda domuzun yaşatılmasını desteklemek ne kadar mantıklı? Ormanların gelişimi
için faydası bulunan bu domuzlar, avlanmadaki kısıtlamalarla sayıca epey üredi.
Fayda öngörülürken zarara uğradık. Fayda etmesi için 100 tane gerekiyorsa 100
kalsın; ama 1000 domuz bize fazla. İnsanlar bahçesine korkarak gider oldu. Ben
domuzların maddi olarak değerlendirilmesi taraftarıyım. Ülkemizde domuz eti
yiyenler elbet vardır. Yoksa da avlanıp etini tüketen ülkelere ihraç edilmeli.
Ancak o zaman çift taraflı çözüme kavuşmuş oluruz” diye konuştu.
Dernek
olarak Kuyucak bazında kontrolü sağlamak için çalıştıklarını belirten Demir,
“Önce bölge bölge araştırma yapıyoruz. Nerede yaşarlar, gündüz nerede
saklanırlar onu keşfediyoruz. Sonra inlerine köpek gönderip onları rahatsız
edip dışarıya çıkartıyoruz. Dernek olarak 7-8 kişilik bir ekip kurduk ve
haftanın izin verilen cumartesi, pazar ve çarşamba günlerinde ava çıkacağız.
Zeytin ve turunç hasadı bitti artık. İki ay kadar meyve bulunmaz bahçelerde.
Çiftçiyi en azından o sürece kadar rahatlatmak istiyoruz. Bütün bunlar kısa
vadeli çözüm, devletin uzun vadede çözüm üretmesi gerekiyor. Domuzlar dağda
yaşarken kontrolü kolaydı. Ovaya inince baş edemez olduk. Bence avcılıkla
ilgilenen herkes bulunduğu ilçede sürek avı için organize olmalı” dedi.
Demir,
Kuyucak’ta atıl halde bulunan atış poligondan da dertli olduğunu şu sözlerle
anlattı: “Ulvi Başkan zamanında Kuyucak’a kazandırılan atış poligonu şimdi pas
tutmuş durumda. Bakıma ihtiyacı var ama biz arızayı gideremiyoruz. Aydın
Gençlik ve Spor Hizmetlerinde elektrik üzerine çalışan görevli emekli olunca
yerine kimse gelip ilgilenmedi. Bunun yanında faaliyetimiz de zayıfladı. Tüm
Aydın’a hizmet eden poligonumuz yılda 16-17 atış alırken geçen sene 9’a, bu
sene de 6’da düşürüldü. Kısıtlamalar yüzünden insanlar poligondan uzaklaştı,
sahamız da sönüp gitti. Alanın zimmeti de bende, sürekli kontrol ediyorum çünkü
güvenli bir alan değil. İl spor yönetimi de kulübün faaliyetlerinin körelmesini
istemiyor. Eskiden Kuyucak’ın kurtuluş yıl dönümü 5 Eylül’de kurşun ve trap
atış yarışmaları düzenlerdik. Artık ona da izin verilmiyor. Ben poligonumuzun
etkinliğinin artması için, yetkililerin atıcılığı seven vatandaşları duymasını
istiyorum.”
Ebru Gülsoy-Halit
Tükenmez
0 yorum:
Yorum Gönder