04.08.2017 14.39. Kuyucak
Her şeyi bilen
Google Amcada küçük bi araştırma yaptım ve gördüm ki,yukarda ki rakamlar az
bile kalmış...
Ülkemizde
maalesef sadece trafik kazalarında yılda 30.000 kişi engelli hale geliyor...Bu
sayıya İş kazalarında engelli hale gelenleri de eklediğiniz zaman inanın rahat
50.000 rakamını buluruz...
Aslında iş
kazalarında Avrupa şampiyonu,ayrıca dünya 3 ncüsü olduğumuz gerçeğini de göz
önüne getirdiğimizde sadece trafik kazalarında 10 yılda 42.500 kişinin hayatını kaybetmesi pekte şaşırtıcı
gelmiyor...42.500 kişiyi 10'a bölerseniz demek yılda 4.250 kişiyi trafik
kazalarında kaybediyoruz...
Dünyada her
gün iş kazalarında 5.000 kişi hayatını kaybederken,bizde yılda ortalama 2.000
kişi iş kazalarında hayatını kaybediyor..Ekleyelim 4.250 kişi daha üstüne ne
yaptı ? Demek ki trafik kazaları ile iş kazalarında yılda kayıtlara geçen 6.250
kişiyi vurdumduymazlığımız,adam sendeciliğimiz,umursamazlığımız,kaygısızlığımız
yüzünden kaybediyoruz..
Emin olun bunun en az iki misli kayda girmeyen vardır...Sadece
"Ben" dediğimiz ,sadece "Önce Ben" dediğimiz için,
sadece "yaa bi şey olmaz" dediğimiz için yılda en az 35.000 kişiyi
çöpe gönderiyoruz...
Buradan çıkan
sonuç şu Arkadaşlar,bizim sevgilerimiz de gerçeği yansıtmıyor
bence..."Seviyorum" dediğimiz, eşimizi,çocuklarımızı, gerçekten
seviyor olsak trafiğe çıktığımızda altımızdaki aracı silah gibi kullanmayız,
"Seviyoruz" dediklerimizi gerçekten seviyor olsak 5 dakika sonra sağlam
ve güvenli gidebileceğimiz
ortadayken,asıl düşmanımız olan nefsimizin emrine girerek trafikte "Önce
Ben öne geçecem" diyerek trafik canavarlığına soyunmayız...
"Seviyorum" dediklerimizi gerçekten seviyor olsak "Bizim
başımıza bir şey geldiğinde, ya da bu hayatta bizsiz kaldıklarında
üzüleceklerini bile bile inşaatın 3 ncü katında başımızda baretsiz,emniyet
kemersiz, yada ayağımızda çelik burunlu ayakkabısız "Yaa bize bir şey olmaz"
mantığıyla çalışıp hayatımızı tehlikeye atmayız..
Bizim düşmana
ihtiyacımız yok ki Arkadaşlar,biz zaten her türlü kötülüğü,her türlü düşmanlığı
kendimize yapıyoruz...Üstelik bizim kullanmış olduğumuz yollarda en küçük bir
arıza durumunda 80 km.lik süratin üstünde sürücü olarak aracın kontrol bizden
çıkıyor...Yani altımızdaki araç tam anlamıyla bir trafik canavarına dönüşüyor..
Bu
vurdumduymazlık sadece bize has bir hastalık mı diye sorarsanız maalesef değil
Arkadaşlar..Zira Dünyada her sene 2 milyon işçi işyerinde iş kazalarında
hayatını kaybediyor...
Fikrimizi soran
yok ama bir gün olursa şimdiden cevabını vereyim, önce kendi samimiyetimizi
sorgulamamız gerektiğini düşünüyorum...Sevdiklerimize karşı ne kadar
samimiyiz..."Seviyorum" dediğimiz insanları, eşimizi,ailemizi,
çocuklarımızı gerçekten seviyormuyuz, seviyorsak bunun ölçüsü nedir.?(Bizim
başımıza kötü bir iş geldiğinde, ya da bizi kaybettiklerinde ne kadar
üzülebileceklerini) bile bile neden alkollü olarak direksiyona geçiyoruz, ya da
trafikte hırsımıza yenik düşüp telafisi mümkün olmayan hatalar yapıyoruz...
Neden aynı
yolda başkalarının da hakkı olduğunu bilmemiz gerekirken,yollar sadece bize
aitmiş gibi kullanıyoruz altımızdaki aracı?...
Benim bildiğim
bir şey var Arkadaşlar...Saygı görmek isteyen insanlar,önce kendileri saygılı
olmak zorundalar...
Bende özellikle
kış aylarında her gün yollardayım...Bakıyorum Arkadaşım altında son model Jeep,
yollar babasından miras kalmış sanki sinyalsiz dönüşler yapıyor...
Oysa iyi şoför kendi altındaki araçla birlikte 4 aracı
daha kullanmak zorunda,önümüzde giden araçla fren mesafesini korumakla
birlikte,arkamızdan gelen aracın süratine,bizi sağımızdan solumuzdan sağlayan,
sollayan araçların manevralarına dikkat etmek zorundadır...Önümüzdeki,arkamızdaki
araçların her an hatalı bir manevraları olabileceğini bilerek yola devam etmek
durumundayız...Biz her şeyi mükemmel yapabiliriz ancak çevremizdeki araçlar her
ana hata yapabilir,onların yapabilecekleri hatalara karşı da önlem almak konumunda
olmalıyız...Şayet "Seviyorum" dediklerimize karşı gerçekten samimi
isek..
Ailemizi,çocuklarımızı,nişanlımızı,sevdiğimizi gerçekten seviyorsak
inşaata girdiğimizde baretimizi,çelik burunlu ayakkabımızı,iş
kıyafetimizi,yüksekte çalışacaksak emniyet kemerimizi mutlaka kullanmak
zorundayız..Evet ülkemiz sıcak,Avrupa Ülkeleri gibi serin değil,bu malzemeler
belki bir süre yaptığımız işi yavaşlatabilir,ama en azından sevdiklerimize
kavuşma şansımız artar...
Aslında 2012
Haziran ayında devletimiz İş kazalarını önlemek için 6331 Sayılı İş Sağlığı ve
Güvenliği Kanununu çıkardı,aynı kanun 2013 Ocak ayında yürürlüğe girdi,ancak bu
kanunun uygulamasında bizzat bulunduğum için biliyorum, Meslek Odaları ve Mali
Müşavirlerin çoğunluğu bu kanunu gereği gibi okumadılar..Bence devletimiz Esnaf
Odaları ,Meslek Odaları ile Mali Müşavirleri de işe dahil ederek bu kanunu
yeniden düzenlemeli diye düşünüyorum...Ya da en azından onların da görüşleri
dikkate alınmalı ...
Konu Çok
Derin..Yazmakla bitecek gibi değil..Selam ve Saygılarımla.
Halit Tükenmez
0 yorum:
Yorum Gönder